“Jagten” -- Sürüye Kapılmanın Dayanılmaz Hafifliği—
“Jagten”
-- Sürüye Kapılmanın Dayanılmaz Hafifliği--
Çocukluk çağı cinsel istismarının saptanması ve bildiriminin önemi şüphe götürmez bir gerçektir. Biyopsikososyal bir travma türü olan cinsel istismarın etkileri sadece olay sonrasında değil, yıllar içerisinde bile ortaya çıkabilmektedir.
Öte yandan adli boyutu da olan cinsel istismara dair false (yanlış) bildirimler de söz konusu olabilmektedir. Bu nedenle cinsel istismar görüşmelerini yapan psikiyatrist ve adli tıpçıların bazı durumlarda oldukça dikkatli olmaları gerekmektedir.
Danca bir kelime olan Jagten, “av” anlamına gelmektedir. Bir geyik avı sahnesi ile başlayan yapımda, hayatın bir döneminde avlayan konumunda olan insanın da avlanan haline gelebildiğini görürüz. Avlanmanın önemli olduğu ve babadan oğula aktarılan tüfeğin sembolik olarak “erkekliğe geçiş töreni” niteliğinde bir etkinlik ile evlada devredildiği kasabada, anaokulu öğretmenin Lucas’ın avlanan haline geçişi söz konusudur.
Filmin Türkiye sinemalarında gösterilen ismi “Onur Savaşı” olmuş ki kanımca alması gereken isim “Sürüye Kapılmanın Dayanılmaz Hafifliği” olmalıydı. Karalama kampanyalarının, kapalı bir toplumda hızla yayılıp, inanılır hale gelişinin güzel bir örneğidir, yaşananlar.
Çocuğa yönelik cinsel istismar gibi bıçak sırtı bir konuda özellikle sosyal medyada dezenformasyon (hatalı bilgi yayılımı), kısa sürede bir linç kampanyasına dönüşebilme riski taşımaktadır. Aktif ve çok takipçili hesapların bu konudaki doğrulanmamış iddiaların paylaşımında dikkatli olmaları bu açıdan çok önemlidir.
Öztanrıver ve Bugay Sökmez’ in “Gerçek cinsel istismar, asılsız cinsel istismarın ayrımı” başlıklı makaleleri 1, mesleki profesyoneller için yol gösterici öneriler içermektedir. Bu yazıda filmin akışını ve makaleyi eş zamanlı incelerek, bir çocuğun zihninde sahte anılar oluşturmak yoluyla bir yanlış istismar bildiriminin nasıl gerçekleşebileceğine değineceğim.
Hayali anı sendromu veya sahte anı sendromu, aslında hiçbir zaman var olmamış olmasına rağmen gerçek mekân ve gerçek kişilerle zihinde yaratılan bir hikâyeleme senaryosu sonrası oluşan bir fantezi-düş türü olan psikolojik kurmacadır. Genellikle bir kaza veya trajik bir travma sonrası süreçte olayın nasıl olduğunu, savunma mekanizmaları nedeniyle olayı tam olarak hatırlayamayan kişinin, olayda kusurlu olanın diğer(ler)i olduğunu varsayması ve olay yerindeki diğer kişileri suçlayan ifadeler kullanmasıdır. 2 Asılsız cinsel istismar bildirimleri ise, bilinçli ve kasıtlı olabileceği gibi bilinçdışı ve kasıtsız da olabilmektedir. 3 Bilinçdışı ve kasıtsız olan asılsız bildirimleri, Sahte Anı Sendromlarında görmekteyiz. 4
Hafızanın etkilendiği bu sahte anı yaratma halinde etkilenen çocuk-ergen, kendi söylediklerine gerçekten inanmakta ve söz konusu olayı, gerçek bir olay olarak değerlendirmektedir. Altı yaşından küçük çocukların hayali ve gerçek olayları ayırt etme becerileri sınırlı olduğu için bir süre sonra kendilerine anlatılan bu sahte anının gerçek olduğunu düşünebilmektedirler. 5
Klara’nın ergen bir abisi ve birbirleri ile sık sık tartışma halinde olan ebeveynleri vardır. Bu tartışmalar sırasında okula bırakılması geciktiğinde, babasının en yakın arkadaşı Lucas eşliğinde okula gitmektedir. Lucas çocuklarla oyun oynamada çok becerikli, onların duygularına karşı duyarlı olduğu kadar sınır ilişkisi de koyabilen bir yetişkindir. Ayrılık aşamasında olduğu eşinin yanında olan oğlu ile iyi bir iletişime sahiptir ve onun da yanında yaşamasını istemektedir. Klara ergenlik çağındaki abisi ve arkadaşının dürtüselliği ile yaşına uygun olmayan pornografik bir görüntüye tanık olmuştur. Abisinin sınır aşımı ile karşılaştığı ereksiyon halindeki erkek cinsel organı görüntüsü, dört beş yaşlarındaki bir çocuk için tolere edilmesi zor bir görüntüdür. Ödipal dönem, yaşamın 3 ila 6 yaşları arasındaki döneme verilen isimdir ve bu dönemde karşı cinsiyetten olan ebeveyne hayranlık ve hemcinsi olan ebeveyn ile rekabet ana öğelerdir. Ebeveynlerinin sık çatışması ve babasının alkol kullanım sorunlarının farkında olan Klara için Lucas ideal bir ödipal nesne gibidir. Oyun oynayan, elini tutan, güvenilir ve onunla konuşan bir ebeveyn figürü. Öyle ki yaşıyla uyumlu olmayan bir dönemde karşılaştığı cinsel uyaranın da etkisi ile Klara kreşteki oyun esnasında Lucas’ı dudaklarından öptüğünde, bu öpücüğe yerinde bir sınır koyar. Çocuksu öfkesi ile Klara Lucas’ı suçlar, şüphesiz ki abisinin arkadaşının gösterdiği pornografik görüntüye ait kelimeler ile: “onun penisi semsertti”. Klara’nın kızgınlığı ve karışmış zihninin yansıması ile ciddi bir şüphe vardır artık kreş yöneticisinin aklında.
Yöneticinin çağırdığı avukatın çocuğa yönelik uygun olmayan soruları ile durum daha da karışır. İatrojenik yani görüşmeci katkısı ile olarak ortaya çıkan bu durum ne yazık ki sahte anılar oluşturmanın gerçek bir örneğidir. Adli süreçte yer alan ve ifade alan kişilerin açık uçlu sorular sormaları önemlidir. Kapalı uçlu, yönlendirilmiş-uyarılmış sorgulamaları (ima eden, açıklama için teşvik eden ödüllendiren tutumları—ki burada Klara’ya avukatın sorduğu “cinsel organının ucundan beyaz bir sıvı geldi mi sorusu” da çocuğu ayrıca istismar eden ve yine hazır olmadığı bir bilgi ile karşılaştıran ve yetişkin terminolojisi içeren bir sorudur) ile çocuğun gencin ilgi isteği ve dikkat çekme çabaları da (bilinçli bilinçdışı ikincil kazançlarının olması- Klara’nın buradaki ikincil kazancı; öpücüğüne karşılık alamadığı ebeveyn figürü Lucas’a olan kızgınlığının, cezalandırıcı bir niteliğe dönüşmesidir) üretilmiş bilgiye ve Sahte Anı Sendromuna yol açabilmektedir.6 Bilginin çocuklardan nasıl elde edildiği; çocuğun ifadelerinin kendiliğinden mi yoksa yönlendirme ile mi üretildiği, ifadenin geçerliliği açısından önemlidir. Üretilmiş bilgi, etkilenme veya yönlendirici sorular yoluyla anlatılan kurgusal hikayelerdir. Kendiliğinden ifadelerde çocuğun yaşına uygun tanımlamalar ve bir dil kullanılırken uyarılmış ifadelerde yetişkinlere özgü tanımlamalar ve bir dil söz konusudur.7 Çocuklar yaşadıklarını kendine özgü dil kullandıkları taktirde, tutarlı anlatabilirler. 8 Çocuğun gelişim aşaması için beklenenin ötesinde cinsel davranış bilgisi ve yetişkin jargonu kullanımı şüphe uyandıran özellikler olarak değerlendirilmelidir.
Öte yandan travma sırasında yoğun duygular yaşandığı bilinmektedir. 9 Ancak bu şiddetli duyguların söze dökülmesinde zorluklar olduğu da bilinmektedir. Sahte anılar fazlaca ayrıntılı sözel bilgi içerebilirken, gerçek bir istismar durumunda yaşanan bedensel dehşetin bu kişilere eşlik etmediği görülmektedir. Klara’nın ve ardından kreşteki diğer çocukların zihinlerine yer etmeye başlayan ve Lucas’ın olmayan bodrumunda ve olmayan koltukların yer aldığı öykü, bir sahte anı örneği olmasının yanı sıra çocukların hiçbirinde sürece bir duygusal bir reaksiyonun eşlik etmeyişi, günlük hayatın akışında gidiyor olması da bedensel dehşetin yokluğuna örnektir.
Lucas için ise yaşam giderek zorlaşmaktadır. Dışlanır, dövülür, yalnız bırakılır, hatta köpeği öldürülür. Sanki oğlu, ondan daha çok savunmaktadır Lucas’ı. En yakın arkadaşlarından biri, oğlunu döver. Sadece bir arkadaşı ve avukatı yanlarındadır Lucas ve oğlunun. Tüm bunlara rağmen yaşadığı şehri terk etmez Lucas. Olay açığa kavuşup da suçsuz olduğu anlaşıldığında halen aynı insanlarla yaşamaktadır. Görünürde her şey eski haline dönmüş gibidir; ne var ki böylesi ağır bir suçlama bir kez ortaya atıldığında suçsuzluğu adli olarak ortaya çıkmış olsa dahi insanlar tarafından yargılanma hali bitmeyecektir. Oğlunun av töreni için çıktıkları avda, başının yanından geçen mermi ile ölümün kıyısından döner. Ateş eden net olarak görülmez ama bu kişinin, Klara’nın suçluluk duyguları içindeki abisi olması kuvvetle muhtemeldir. Nitekim suçlamalar henüz düşmemişken gözyaşları içinde kız kardeşi ile oynadığını gördüğümüz abi, muhtemelen kendi suçluluğunun da farkındadır ancak insanın kendini yargılamak yerine öfkesini ötekine yönlendirmesi her zaman yeğdir.
Özellikle ortaokul yaş grubunda sık karşılaştığımız akran zorbalığı ile benzer dinamikler yetişkinlerin dünyasında da karşımıza çıkmaktadır. Grup (sürü) psikolojisi ile karşılaştığı olayları / durumları bireysel olarak sorgulama zahmetine katlanmayan pek çok birey “öteki” ni kurban haline getirip dışlamakta ve kendisinin bu vaziyet içerisindeki rolünü sorgulamaktan kaçınmaktadır. Oysaki bizi biz yapan özelliklerden belki de en önemlisi empati yapabilme becerimizdir. Şu anda karşımızdakini öteki yapan grup /toplum dinamikleri gün gelip bizi de öteki haline getirebilecektir. Çoğunluğa rağmen var olabilmeyi başarmak ve gerçek bir arkadaş olabilmek, “Ben onun yerinde olsam, ne hissederdim?” diyebilmek değil midir? Sizi diğerlerinden ayıran bir özelliğinizin bile olması kıymetlidir.
Kaynaklar:
1.Öztanrıöver S, Sökmez AB. Gerçek cinsel istismar asılsız cinsel istismarın ayrımı. J For Med 2022;36(3):83-95.
2.https://tr.wikipedia.org/wiki/Hayali_an%C4%B1_sendromu_(psikolojik_kurmacalar)#:~:text=Hayali%20an%C4%B1%20sendromu%20veya%20sahte,d%C3%BC%C5%9F%20t%C3%BCr%C3%BC%20olan%20psikolojik%20kurmacad%C4%B1r.
3. Karanfil R, Akçan R, Orhan Ö Unfounded allegations of child sexual abuse and paranoid disorder: two case reports [in Turkish]. Turkish Journal of Psychiatry 2011; 22(1): 53-7.
4. Laney C, Loftus EF. Recent advances in false memory research. South African Journal of Psychology 2013; 43(2): 137-46.
5. Güler G, Sungur MA, Kütük MÖ. Evaluation of clinical and sociodemographic characteristics of juvenile delinquents [in Turkish]. Adli Tıp Bülteni 2018; 23(1): 39-46.
6. Mendez MF, Fras IA. The false memory syndrome: experimental studies and comparison to confabulations. Medical hypotheses 2011; 76(4):492-96.
7. Bruck M, Ceci SJ, Francoeur E. The accuracy of mothers’ memories of conversations with their preschool children. Journal of Experimental Psychology: Applied 1999;5(1): 89.
8. Gümüş AE. Çocuk cinsel istismarı şüphesinin bildirimi öncesinde çocukla yapılacak ilk görüşme. Klinik Psikiyatri Dergisi 2017; 20(1):45-58