Bebeklikten yaşlılığa, yaşam boyunca uyku halleri
Normal, geçici, periyodik ve fizyolojik bir durum olan uyku bilincin, organik faaliyetlerin, duyusal işlevlerin ve istemli kas hareketlerinin azalması ile karakterizedir. Yüzeysel uyku Non REM (N1, N2 ve derin uyku olarak adlandırılan N3) ve REM uykusu dönemlerinden oluşur. Göz hareketlerine göre sınıflandırma yapılırsa 90 dakikada bir birbirini tekrarlayan hızlı göz hareketlerinden oluşan dönem olan REM (Rapid eye movement) dönemini, hızlı olmayan göz hareketlerinin olduğu Non REM (NREM)dönemi izler. Normal bir erişkin birey gece boyunca 3-5 kez REM dönemi yaşar. Gecenin ilk yarısı yavaş dalga uykusu (NREM) açısından, ikinci yarısı ise REM dönemi açısından daha zengindir (1).
Araştırmalar uykunun vücudun yenilenmesi ve büyümesinde onarıcı rolü olduğunu belirtmektedir. Ayrıca uykunun metabolizmanın düzenlenmesi ve enerjinin korunması, adaptasyon (uyum) yeteneğinin gelişmesi, nöronal plastisite ve network integrasyonundaki (karmaşık sinir yapıları arası bağlantıların oluşumu) görevlerinin yanı sıra entelektüel performansın korunması ile öğrenme ve bellek süreçlerinin güçlendirilmesi ve korunmasındaki rolü de önemlidir (2, 3, 4). Derin yavaş uyku büyüme ve hücre onarımı, REM uykusu ise hafıza ve öğrenme sürecinde rol almaktadır (3,4 ).
“Sinaptik Homeostaz” kuramına göre uyku sırasında belleğin güçlendirilmesinin yanı sıra sinaptik budama işlemi de gerçekleşmektedir. Uyanık iken yeni bilgiler edindiğimizde sinir hücreleri arasındaki sinaps sayımız artar ve işleyen sinapslar güçlenir. Daha çok enerji harcayan güçlü sinapslar daha çok yer kaplamaya başlar ve öğrenme kapasitesi doyum noktasına gelir. Beynimiz bir sonraki bilgi edinimi sürecine hazırlanırken uzun süreli bellek deposuna aktarılmayacak türdeki bilgileri taşıyan sinapslar yok edilir, uzun süreli belleğe taşınacak bilgileri içeren sinaplar ise korunur (2, 3, 4).Bu süreç hem beynin olgunlaşmasına hem de onarımına hizmet etmektedir. Onarım sürecinde uykunun süresinden çok, kalitesi ve derin yavaş uyku miktarının önemli olduğu belirtilmektedir. Onarım sürecinin aksamaması için herhangi bir uyku eksikliğinde öncelikle derin yavaş uyku döneminin telafi edildiği, ardından REM ve yüzeysel uykudaki eksikliklerin tamamlandığı anlaşılmıştır (2,5, 6).
Uyku süreçleri ile ilgili araştırmalar iki kuramdan söz etmektedir. “Restoratif Kuram” uykunun, uyanıkken oluşan hasarları tamir eden bir süreç olduğunu belirtmekte; “Sirkadiyen Kuram” ise uykuyu, canlıları inaktiviteye zorlayarak karanlığa bağlı tehlikeleri önleyen bir koruyucu sistem olarak görmektedir (6, 7). NREM döneminde uyku sürecinde EEG (elektro ensefalografi)’de uyku iğcikleri ve K komplexinin görüldüğü N2 uykusunun ardından, derin uyku dönemi dediğimiz N3döneminde Delta dalgaları (yavaş dalgalar) hâkim olur; kas tonusu ve fizyolojik aktivite minimaldir. REM döneminde ise yüz, kol ve bacaklarda minik seyirmeler dışında kas aktivitesi tamamen kaybolmuştur. Bu periyod aynı zamanda rüyaların görüldüğü dönemdir (8).
Çocuklarda büyüme hormonu salgılanması da uykunun NREM döneminde artmaktadır. Uykunun büyüme sürecine etkisi bu nedenle önemlidir.
NREM ve REM uyku döngüleri gece boyunca yaklaşık 80- 90dakikalık periyodlar boyunca birbirini izler. Gecenin başlangıcı NREM (N3)döngüsü ağırlığında (daha derin uykuda) geçerken, REM epizodlarının süresi gecenin ikinci yarısında uzamaktadır (1).
Normal sağlıklı erişkin insan uykusu NREM süreci ile başlamaktadır. Bu başlıca prensip, normal ile patolojik olan uykunun birbirinden ayrılmasında önemlidir. Sözgelimi, gündüz saatlerinde istemsiz ve ani olarak uyku haline geçilen bir bozukluk olan narkoplepside uyku doğruca REM süreciyle başlamaktadır (1).
Patolojik bir durum olmaksızın, beynin olgunlaşmasının devam etmekte olduğu yaşamın ilk yılında da yeni doğan uykusu REM dönemi ile başlamakta ve REM- NREM döngüleri erişkin uykusuna göre daha kısa sürmektedir(yaklaşık 50 dakikada bir). Yeni doğanda REM uykusu toplam uyku sürecinin başlangıçta %50 sini oluştururken, yaşamın ikinci yılında giderek azalarak%20-25 civarına düşmektedir.
Demans dışında REM uykusu çocukluk, ergenlik, erişkinlik ve yaşlılık dönemi boyunca uykunun %20-25’ini oluşturur (8).
Gece boyunca uyku evrelerinin düzenini en güçlü ve en tutarlı olarak etkileyen faktör yaştır. Bebeklerin uyku evreleri oldukça yavaş bir süreçte düzene oturmaktadır. EEG de derin uyku döneminin göstergesi olan yavaş dalgası aktivitesi yaşamın ilk aylarında neredeyse izlenmezken, en yoğun izlendiği dönem çocukluk dönemidir ve yaş arttıkça belirgin olarak azalmaktadır. Uyku içerisindeki REM süresinin de eğer kişi sağlıklı bir şekilde yaş alıyorsa ve iyi bir entelektüel seviyeye sahipse korunduğu, organik beyin hasarı gibi bir durum söz konusu ise azaldığı tanımlanmaktadır (9, 10)
Ergenlik dönemi ise gerçekleşen fiziksel ve sosyal değişimler ve yeni roller ile uykuya ayrılan zamanın azaldığı bir yaşam sürecidir. Gece uykusu azalan ergenin hafta sonu ve tatillerde tamamlayıcı uyku halinde olduğu daha sık görülmektedir. Ergenlerin uyku yapısında saptanan temel değişim EEG de yavaş dalga uykusunda (N3 uykusu, delta uykusu, derin uykuda) azalmadır. Ergenlerde yavaş dalga uykusundaki azalmanın normal beyin gelişimi için temel ve gerekli sayılan dendritik budanmayı temsil eden normal, programlı bir olgunlaşma süreci olduğu varsayılmaktadır. Ergenlik boyunca normal uyku ritminin gecikmesi ve gece aktivitelerini tercih etmeleri özellikle ergenliğin ilk dönemlerinde melatonin üretiminde gecikme olması ile ilişkilendirilmektedir (Carskadon ve ark 1997). Melatonin ergenlerde çocuk ve erişkinlerde olduğundan 3 saat kadar daha geç üretilmeye başlamaktadır. Geç uyanma sebebi olarak da sabah saatlerinde de melatonin üretiminin halen devam ediyor olması gösterilmektedir (Harper 2014). Günlük ortalama 9 saat uyku gereksinimi olan genç bireyin geç yatma ve okul için erken kalkması ortalama olarak ancak 7 saat uyumasına neden olmaktadır. Gündüz uykulu olması nedeniyle genç bireyin dikkat ve öğrenmesinin de bu süreçten olumsuz etkilendiği belirtilmektedir. Minneapolis de yapılan bir çalışmada ders başlama saatleri7.15’ten 8.40’a alınan öğrencilerin haftada ortalama 5 saat daha fazla uyuma olanağı bulması ile ders katılımlarının ve gün içi zindelik düzeylerinin arttığı ve depresyon oranlarının azaldığı saptanmıştır. Ders saatlerinin daha erken başlamasının olanaklı olmadığı durumlarda ise gece yapay ışığa maruziyetin kaldırılması ya da en aza indirilmesi önerilmektedir. Telefon, bilgisayar gibi cihazlardan gelen ışık melatonin üretiminde bozulmaya yol açmaktadır. Olağan uyku ritmini sağlayabilmek için hafta sonları ve tatillerde geç saatlerde uyumanın mümkün olduğunca engellenmesi sağlanmalıdır (Harper2014, Hoffman 2014, National Sleep Foundation 2014). 20 yaşın sonunda genç bireyin tekrar sabahçıllığa geri dönmesi ve gece uykusuzluğunun terk edilmeye başlaması hali, ergenliğin bitişi için bir belirleyici olarak önerilmektedir (Colrain ve Baker 2011, Roennebergve ark 2004) (11).
Yaş ile birlikte uykuda meydana gelen değişiklikler kişiden kişiye farklılık göstermektedir (12). Yaş arttıkça uyku sırasında uyanabilirlik hali de artmaktadır, uyku derinliği nispeten azalmaktadır. Gece uykusunun uzunluğu ise çok sayıda faktöre (yaş, genetik faktörler, alışkanlıklar) bağlıdır (13). Yetişkin insanda 7,5-8 saat uyku yeterli olmaktadır. Ancak uyku süresinin sürekli biçimde 4 saatten az ve 9 saatten fazla olması hali normal olarak değerlendirilmemelidir. NREM dönemlerinin süreleri de yaşa göre değişkenlik göstermektedir. Çocuklar ve yaşlılar erişkinlere göre daha fazla NREM 3. dönem uykusu uyumaktadırlar (14).
Kadınlarda menopoz, erkeklerde andropoz dönemlerinde uyku sorunları sık olarak yaşanmaya başlamaktadır. Yaş aldıkça gece uykusunun kalitesiz ve yetersiz hale gelmesinin nedenleri arasında özellikle emeklilik yaşantısına geçişle birlikte uyku uyanıklık saatlerinde meydana gelen değişim, değişen yeni sosyal role uyum sağlayamama, yakınların kaybı ile günlük rutinlerin değişimi gibi faktörler gösterilmektedir.
Putilov A., yaş aldıkça uyku süresinin azalmasının orta yaşlarda yavaş dalga uykusunun zayıflaması ile uykunun devamının zorlaşmasına bağlı olabileceğini belirtmektedir. Ayrıca vücut ısısının değişmesi ve melatonin hormonunun azalması da yaşlılarda vücut saati ritminin bozulmasına sebep olabilmektedir (15).
Kaynaklar:
1. Uyku Bozuklukları Tanı ve Tedavi kitabı. Türkiye Psikiyatri Derneği Nisan 2016 Ankara (içinde: Yılmaz H. Uykuda fizyoloji ve uykunun işlevi)
2. Alger SE,Chambers AM, Cunningham T ve ark Therole of sleep in human declerative memory consolidation. Curr Top Behav Neurosci. 2015. 25: 269- 306
3. Dement W. History of Sleep Physiolgy andMedicine in: Kyriger MH, Roth T, Dement WC (Eds) Principles and Practise of Sleep Medicine. Philadephia. 2005: W B Saunders Company s:1-12
4. Kruegger JM, Frank MG, Wisor JP ve ark. Sleep Function: Toward elucidating an enigma. Sleep Med Rev. 2015. 28: 42-50
5. Brown RE, Busher R, McKenna JT ve ark. Controlof sleep and wakefullness. Physiol Rev 2012. 92: 1087-187
6. Chaudhary BA, Blanchard AR. Sleep Mechanics. İn:Collpo NA, Phillips BA (Eds) Sleep Medicine.2002 s:1-11
7. Dissel S, MelnatturK, Shaw PJ. Sleep Performance and Memory in files. Curr Sleep Med Rep. 2015. 1(1): 47-54
8. Carskadon, M.A., & Dement,W.C. (2011). Monitoring and staging human sleep. In M.H. Kryger, T. Roth, &W.C. Dement (Eds.), Principles and practice of sleep medicine, 5th edition, (pp 16-26). St. Louis: Elsevier Saunders.
9. Prinz P: Sleep patterns in the healthy aged: relationship with intellectual function. JGerontol 1977; 32: 179-186
10. Prinz PN, Peskind ER, Vitaliano PP,et al: Changes in the sleep and waking EEGs of nondemented and demented elderly subjects J Am Geriatr Soc 1982;30: 86-93
11. M Demet. Uykunun Fizyolojisi ve Nörobiyolojisi. Kongre sunumu. 21. Ergen günleri.1-3 Aralık 2016
12. Williams RL, Karacan I, Hursch CJ: EEGof human sleep: clinical applications. New York, John Wiley & Sons,1974
13. Jones, B.E. Kryger, M.E. Roth, T. Dement, W.C. (2005). Principles and practice ofsleep Medicine. Elsevier. Philadelphia
14. Aydın, H. Yetkin, S. (2008). Kognitif Nörobilimler. Nobel Tıp Kitabevleri, Ankara.
15. Putilov A. Age-associated advance of sleep times relative tothe circadian phase of alertness-sleepiness rhythm: can it be explained bychanges in ratios between strengths of the underlying oscillatory processes? Current Aging Science, Volume 9, Number 1, 2016, pp. 44-56(13)